Amerika Birleşik Devletleri’nde koroner arter hastalığı önde gelen ölüm nedeni olmaya devam ediyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tarafından en yaygın kalp hastalığı türü olarak tanımlanan bu durum, arterlerde plak birikmesiyle karakterize edilir. Dişlerdeki plaktan farklı olarak arteriyel plak, zamanla iltihaplanan ve kireçlenen kolesterol birikintilerinden oluşur. Girişimsel kardiyolog Dr. Alexander Postalian, felç veya kalp krizi gibi ciddi bir sağlık olayına kadar sıklıkla teşhis edilemeyen bu hastalığın gizli doğasına dikkat çekiyor.
Diyet, arteriyel plak gelişiminde çok önemli bir rol oynar. Dr. Briana Costello, kekler, kızarmış yiyecekler, kırmızı etler ve tam yağlı süt ürünleri gibi trans ve doymuş yağ oranı yüksek gıdaların zararlı etkilerine dikkat çekiyor. Bunun aksine, arteriyel sağlığın korunması için bitki bazlı bir beslenme önerilmektedir. Dr. Yu-Ming Ni, basit karbonhidratların azaltılmasının yanı sıra bu beslenme yaklaşımının da önemini vurguluyor. Plakların tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmayabilir ancak ilerlemesi yavaşlatılabilir veya durdurulabilir.
Çin’de yapılan son araştırmalar, manganezin farelerde kolesterolü ve arteriyel plağı azaltma potansiyelini ortaya koydu ve bu da kardiyovasküler tedavide yeni bir yol öneriyor. Ancak bu bulgular henüz başlangıç aşamasında ve bunların insan sağlığına uygulanabilirliği belirsizliğini koruyor. Kardiyologlar, diyetin ötesinde, kardiyovasküler sağlığı korumak için stresi yönetmek, düzenli egzersiz yapmak ve sigaradan kaçınmak da dahil olmak üzere bütünsel yaşam tarzı değişikliklerinin önemini vurguluyor.
Orta derecede şarap tüketimi, özellikle iyi kolesterol seviyelerinin artmasıyla, kalp sağlığının iyileşmesiyle ilişkilendirilmiştir. Ancak kalp elektrofizyologu Dr. Adrian Baranchuk, bireyler üzerindeki farklı etkileri nedeniyle alkolün kalp hastalığına karşı koruyucu bir önlem olarak düşünülmemesi konusunda uyarıda bulunuyor. Takviyeler açısından, balık yağı ve sarımsak gibi bazı gıdalar risk faktörlerini yönetmeye yardımcı olabilirken, hiçbir takviyenin kalp hastalığını önlediği kesin olarak kanıtlanmamıştır.
Aspirinin kalp sağlığındaki rolü Amerikan Kalp Birliği tarafından revize edilmiştir. Artık battaniye kullanımı önerilmeyen aspirinin reçetesi, ilişkili kanama riskleri nedeniyle artık tıbbi konsültasyon gerektiriyor. Düzenli fiziksel aktivitenin de kalp hastalıklarını önlemede önemli bir faktör olduğu vurgulanıyor. Kısa süreli egzersizler bile kalp sağlığını önemli ölçüde etkileyerek hareketsiz yaşam tarzıyla ilişkili riskleri ortadan kaldırabilir.
Uykunun kalp-damar sağlığı üzerindeki etkisi de önemlidir. Uygun uyku, kan basıncı ve kan şekeri kontrolüne yardımcı olurken, hem yetersiz hem de aşırı uyku, kalp sağlığı üzerinde zararlı etkiler yaratabilir. Bu nedenle kalp hastalığını ele almak, dengeli beslenmeyi, fiziksel aktiviteyi, alkol tüketiminde ölçülü olmayı ve yeterli uykuyu kapsayan kapsamlı bir yaşam tarzı yaklaşımını gerektirir. Bu bütünsel strateji, kalp sağlığını korumak ve koroner arter hastalığını önlemek için gereklidir.